MİRAÇ KOMEDİSİ

Tanrı, Müslümanlara Günde 50 Vakit Namaz Kılma Zorunluluğunu Yüklemek İstiyor, Fakat Muhammed Yerine Getirilmesi İmkansız Zorunluluğu, Musa’nın Uyarması Sayesinde Beş Vakit Namaz Şekline Dönüştürüyor (İsra Suresi, Ayet 1; Necm Suresi, Ayet 6)

Birçok yayınlarımızda değindiğimiz gibi Muhammed “Peygam­berliğini” ilan ettikten sonra on ya da on üç yıllık Mekke dönemi bo­yunca, kaç vakit namaz kılınacağı konusunda kesin bir şey söyleme­miştir. Bundan dolayıdır ki, Müslümanlar gelişigüzel günde iki veya üç vakit namaz kılar olmuşlardır. Beş vakit namaz usulünü Muham­med Mir’ac Olayı’ndan sonra yerleştirmiştir ki, söylendiğine göre hicretin üçüncü yılına rastlar. Böyle olduğuna göre Tanrı, her ne hik­metse bu tarihe gelinceye kadar, yani aşağı yukarı 15 ya da 16 yıl bo­yunca namaz konusunu doğru dürüst bir kurala bağlamamış, bunu Mir’ac Olayı’ndan sonra saptamış olmaktadır. Kur’an’da belirtildiği şekliyle Mir’ac Olayı denilen şey kısaca şudur:

Bir gece vakti Tann, “celal ve azametini” belli etmek ihtiyacını duyuyor ve bu maksatla Muhammed’i Mescidi Haram’dan alıp Mescidi Aksa’ya götürüyor. Böyle yaptığını da şöyle ifade ediyor:

“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim di­ye (Muhammed) kulunu Mescidi Haram’dan, çevresini müba­rek kıldığımız Mescidi Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlar­dan münezzehtir. O gerçekten işitendir, görendir” (K. 17, İsra Suresi, ayet 1).

Dikkat edileceği gibi burada Allah, “eksik niteliklerden uzak” olduğunu (yani güçlülüğünü ve emsalsizliğini) anlatmakta olup, bu yönlerini kanıtlamak maksadıyla Muhammed’i Mekke’den (Mescidi Haram’dan) alarak Kudüs’e (yani Mescidi Aksa’ya) götürdü­ğünü ve ayetlerinden bir kısmını ona gösterdiğini bildirmekte! Mu­hammed’in söylemesine göre Tanrı bunu, özellikle inkarcılara karşı yüceliğini belirtmek için gerekli görmüştür. Belirtirken de asla “aciz” olmadığını, yalan yapmadığını anlatmış “kudret ve ihsanının azamet ve ulviyyetini i’lan etmiştir.”2

Yine kendi anlatmasına göre Muhammed, Mekke’den Kudüs’e kadar olan kısmı, cennetten getirilme “burak” adında (ve katırla eşek arası cinsten) bir hayvana binmiş olarak yapar. Kudüs’ten son­ra yedinci kat göğe dayalı bir merdivenle (ki Mir’ac diye bilinir) ye­dinci kat göke çıkmaya başlar. Yanında Cebrail vardır. Cebrail’le birlikte göklerin yedi katından geçerek yükselirken, her bir katta yerleşmiş bulunan eski peygamberlerle (örneğin Adem, Yahya, Yu­suf, İbrahim, Musa, Harun, İdris, İsa vb.) tanışıp konuşur. Daha sonra Cebrail’in kanadına binmiş olarak “Sidredü’lMünteha” de­nen yere kadar yükselir ki, burası meleğin gidebileceği son sınırdır. Bu noktadan sonra Muhammed, kendisine verilen uçan bir döşekle uçmaya başlar. Nihayet “ufkun en yüksek tarafında” ve aralarında “yayın iki ucu kadar veya daha az” bir mesafe kalınca Tanrı kendi­sine en büyük ayetlerden bir kısmını gösterir (K. 53 Necm Suresi, ayet 618). Bu ayetlerden biri namazla ilgilidir: Tanrı Müslüman ümmetine 50 vakit namaz emrettiğini bildirmiştir! Bu emir Mu­hammed’in pek hoşuna gider, çünkü o zamana gelinceye kadar Müslümanlar, farz olarak yatsı ve sabah namazları olmak üzere günde sadece iki namaz kılmaktaydılar. Ve işte şimdi Tanrı bunu yeterli saymayıp günde elli vakit namaz kılınmasını emretmiş bu­lunmaktadır. Muhammed büyük bir sevinçle haberi kendi ümmeti­ne iletmek için gökyüzünün katlarından inmeye başlar; tam Mu­sa’nın bulunduğu kata geldiğinde, Musa kendisine “Ne ile emrolundun?” diye sorar: Muhammed: “50 vakit namazla emrolundum” der. Musa bunu duyunca ” Elli vakit namaz çoktur, senin kavminin bu ka­dar çok namaza tahammülü yoktur. Geri dön ve Tanrı’dan bunu azaltmasını iste” der. Bu tavsiyeye uyarak Muhammed geri döner, katları tırmanır ve Tanrı’dan elli vakit namaz sayısında indirim yap­masını diler. Tanrı, onun isteğini kabul eder ve 10 vakit namaz in­dirimde bulunur ve günde 40 vakit namaz kılınmasını uygun bulur. Bu emri alınca Muhammed katları inmeye başlar ve Musa’nın yanı­na geldikte aynı itirazla karşılaşır. Musa kendisine: “Senin kavmin günde 40 vakit namaz kılacak takatte değildir; geri dön ve Tan­rı’dan daha azaltmasını iste” der. Bu tavsiyeyi uygun bulan Mu­hammed tekrar katlan tırmanır ve Tanrı’dan indirim yapmasını is­ter. Tanrı namaz sayısından on vakit daha indirir ve günde 30 vakit namaza karar verir. Bu emri alınca Muhammed yine sevinir ve kat­lan inmeye başlar. Fakat Musa’nın yanına geldikte Musa kendisine: “Bu da çoktur, geri dön ve Tanrı’dan bunu azaltmasını iste” diye tavsiyede bulunur. Muhammed geri döner ve tekrar Tanrı’nın katma çıkarak günde 40 vakit namazın çok olduğunu ve bunu azaltmasını ister. Tanrı onun isteğini kabul ederek on vakit namaz daha indirim yaparak günde 20 vakit namaz kılınmasını bildirir. Muhammed bu emrin yerinde olduğunu düşünerek gök katlarını inerek tekrar Mu­sa’nın yanına gelir ve aldıği emri bildirir. Fakat Musa günde 20 va­kit namazın da çok olduğunu ve bunun azaltılması gerektiğini Muhammed’e bildirir. Böylece Muhammed, Tanrı’nın bulunduğu kat ile Musa’nın bulunduğu kat arasında ine çıka 50 vakit namazı niha­yet günde beş vakit namaz şekline dönüştürür ve sonra gelip bunu Musa’ya haber verir. Ne var ki, Musa bunu dahi fazla bulur ve Mu­hammed’e geri dönüp Tanrı’dan biraz daha indirim yaptırtmasını tavsiye eder. Fakat Muhammed:

“Artık daha fazla istekte bulunmaya utanırım, razıyım buna!”

diyerek beş vakit namaz ile yetinmenin gerekli olduğunu anlatır.3 Sonra ümmetinin yanına döner ve olayı anlatır: Tanrı’nın 50 vakit namaz emrettiğini ve fakat bunu 5 vakite indirttiğini, böylece onla­rın namaz yükünü hafiflettiğini müjdeler. Bu müjdeyi alan ümmeti­nin, muhtemelen kendisine minnettar kalacağını düşünür.

Şimdi yukarıda özet olarak belirttiğimiz hikayeyi şöyle bir göz­den geçirelim. Muhammed’in söylemesine göre Tanrı, “celal ve azametini” kanıtlamak, her şeyi en iyi bilen ve gören olduğunu an­latmak maksadıyla “sevgili elçisini” Mescid’i Haram’dan alıp Mes­cidi Aksa’ya ve oradan da gök katlarına yükseltip kendi katına ge­tiriyor. Ve sonra ona en önemli bir kısım ayetlerini gösteriyor ve bu arada Müslümanlara elli vakit namaz kılınmasını emrediyor. Mu­hammed de bunu sevinerek kabul ediyor. Ve fakat Musa’nın tavsi­yesi üzerine tekrar Tanrı’ya geri dönüyor ve günde 50 vakit namaz emrinden indirim yapmasını istiyor ve Tanrı, uzun bir pazarlaşma sonunda Musa’dan gelme tavsiyeye uyarak günde elli vakit namaz yerine, indire indire beş vakit namazda karar kılıyor!

Pek güzel ama, bir kere, her şeyi en iyi bilen bir Tanrı, günde el­li vakit namaz kılmanın mümkün olmadığını düşünemez miydi? Kullarına kolaylık sağlamakla övünürken, böylesine bir ibadet yü­kü nasıl yükleyebilmiştir? Her bir namaz en azından on beş ya da yirmi dakika sürmüş olsa, elli vakit namaz kılmak için, günde 8 ile 16 saate ihtiyaç var demektir. Günde 8 ile 16 saat namaz kılan bir insan, böylesine aşırı bir takat göstermek bir yana, fakat’ uyumak, çalışmak ve dinlenmek için gerekli vakti nasıl bulur? Haydi diye­lim ki Tanrı, birçok meşguliyeti arasında bunu hesap edemedi! İyi ama kendi kavminin yeteneklerini ve gücünü bilen Muhammed, günde elli vakit namaz kılmanın olanaksız bulunduğunu düşüne­mez miydi ki, Musa’nın tavsiyesi üzerine iş görmüştür?

Görülüyor ki, Muhammed sırf kendisini taraftarlarına beğendir­mek ve güya onların ibadet yükünü hafifletmiş gibi görünmek için hem kendisini ve hem de Tanrı’yı isabetli bir şekilde düşünemeyen, yani Müslümanların takat ve ihtiyacını hesap edemeyen ve ancak Musa’nın aklına uymak suretiyle isabetli bir karar verebilen kimse­ler durumunda göstermiş olmaktadır.

Turan Dursun.Kuran elestirisi.

4 Responses to MİRAÇ KOMEDİSİ

  1. rudiger dedi ki:

    evet yazıda anlatılan miraç komedidir. Allah ve peygamberi arasındaki olayı meraktan çatlayan ama öğrenemeyen insanoğlunun uydurmasıdır.namaz zaten üç vakittir. bu hadis ve hadiselere inananlar zaten sapıktır. tıpkı
    “Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.” şura suresi 18.ayetteki gibi, mehdi gelecek diyen ve inanan sapıklar gibi.

  2. Alp dedi ki:

    alıntı :”50 vakit namazı niha­yet günde beş vakit namaz şekline dönüştürür.”
    1. Peygamber döneminde namaz 5 değil 3 vakit icra edilmiştir.
    2. Kur-an’da sadece zaman zaman Allah’ı anmamızı (ona teşekkür etmemizi) ister. İlamda bunun şeklide namazdır. Sabit bir rekat ve zaman özellikle net olarak belirtilmemiştir. Çünkü kişinin ruh durumu ve fiziki şartlar değişkendir.
    3. sonradan eklenenleri çıkartırsak peygamberin miraca yükselme olayı gerçek olmaz diyorsunuz hala. Haklısınız hayatın kendisi gerçek olamayacak kadar tuhaf ve mucizevi çünkü. O halde böyle bir dünya olabiliyorsa miraç olayı neden gerçek olmasın.
    4. Bir bilim konferansında bilim adamı “dünya yuvarlaktır” der arkalardan bir yaşlı kadın “hayır. yanıyorsunuz dünya öküzün boynuzları arasında duruyor der” Bilim adamı bunun karşısında “evet haklı olabilirsiniz. biz yanılıyor olabiliriz.” der.

  3. RABİA YENİLMEZ dedi ki:

    nasıl bir yaratık inanmadığı bir şeyin üstünde bunca araştırma yapıp okuyup yazıp yok saydığığı bir niteliği ne sebeble eleştirme ihtiyacı duyuyor merak ettim doğrusu bu nasıl bir korkudur ki bir blog açıp sayfalarca tek ve gerçek islam dinini alay edercesine bunlar benim fikri diye sözler sarf eder inanmadığı birşey üzerinde

  4. ferhat dedi ki:

    ALLAH CC SENİ KAHR ETSİN İNSANLARIN BEYNİNİ YIKAYACAĞINI KAFALARINI KARIŞTIRACAĞINI SANIYORSUN
    MASONCULUK YAPIYORSUN SATILMIŞ KÖPEK KİME ÇALIŞIYORSUN NASIL CANINI VERECEKSİN MERAK EDİYORUM AZRAİL AS GÖRDÜKTEN SONRA İŞ İŞTEN GEÇECEK BAKALIM İSLAMMI YALAN DİNMİ YALAN ALLAHMI YALAN SENDE GÖRECEKSİN BİZDE GÖRECEZ.

Yorum bırakın